COVID-19 sonrası dünya sadece sağlık sistemlerinde değil, eğitim anlayışında da köklü bir değişim geçirdi. Online eğitim modelleri, geçici bir zorunluluk değil, kalıcı bir öğrenme biçimine dönüştü.
Pandemi, eğitim sistemlerini test etti — ve sonuçlar, geleceğin dijital olduğuna işaret etti.
2020 yılında dünya genelinde 190'dan fazla ülkede 1,6 milyar öğrenci okullarından uzak kaldı[^1]. İlk başta geçici bir çözüm olarak görülen dijital platformlar, zamanla kalıcı bir öğrenme altyapısına dönüştü. Bugün birçok araştırma ve gözlem, online eğitimin yalnızca kriz dönemine özgü bir geçici form değil, kalıcı bir paradigma kayması olduğunu ortaya koyuyor.
1. Krizden Kalıcılığa: Online Öğrenmenin Evrimi
Başlangıçta "uzaktan eğitim" olarak tanımlanan sistemler, zamanla daha sistematik hale geldi. Bugün, dijital eğitimde kullanılan LMS (Learning Management System) yazılımları sayesinde, sadece içerik izleme değil; modül tamamlama, quiz uygulamaları, sertifikasyon ve kullanıcı takibi gibi nitelikli öğrenme süreçleri izlenebilir hale geldi.
Örneğin, diş hekimliği gibi uygulamalı disiplinlerde bile bu model benimsendi. PladformNet gibi alan odaklı platformlar, teorik bilgileri dijital ortamda sunarken, gerektiğinde hibrit yapılarla yüz yüze uygulamaları entegre edebiliyor[^2].
2. İstatistikler Ne Diyor?
- 2024 itibariyle, küresel dijital öğrenme pazarının büyüklüğü 399 milyar USD'yi aşmıştır[^3].
- Yetişkin bireylerin %75’i son bir yılda en az bir online kursa katıldığını belirtmiştir.
- Diş hekimliğinde dijital eğitime katılım oranı, 2020–2023 arasında %260 oranında artmıştır[^2].
- Bu veriler, eğitimin yalnızca kampüslerde değil, ekranlarda da sürdürülebileceğini ortaya koyuyor.
3. Kullanıcı Alışkanlıkları ve Zihinsel Dönüşüm
Dünya genelinde yapılan araştırmalar, bireylerin online toplantılara ve dijital eğitim ortamlarına olan alışkanlıklarının kalıcı hale geldiğini gösteriyor. 2019’da günlük aktif Zoom kullanıcısı 10 milyon iken, 2023’te bu sayı 300 milyona yükselmiştir[^4].
Aynı zihinsel dönüşüm eğitim alanında da geçerlidir. Katılımcılar, artık fiziksel mekâna bağlı olmadan da etkili öğrenmenin mümkün olduğunu deneyimlemiştir.
4. PladformNet Örneği: Sektörel Dijitalleşme
Pandemi sonrası dönemde geliştirilen ve diş hekimliğine özel tasarlanan PladformNet, bu dönüşümün canlı bir örneğidir. Sadece video izleme değil; sınavlar, değerlendirme testleri, e-sertifikalar ve canlı etkileşimli sempozyumlar gibi unsurlarla desteklenmiş bütüncül bir eğitim modeli sunar[^2].
Katılımcılar, içeriklere zaman ve mekândan bağımsız erişirken, ilerlemeleri sistem tarafından izlenir ve analiz edilir. Bu da öğrenmenin sadece edinilmesini değil, ölçülmesini ve belgelenmesini mümkün kılar.
5. Sürdürülebilirlik, Ekonomi ve Erişilebilirlik
Online eğitim, sadece pedagojik değil; çevresel ve ekonomik açıdan da avantajlar sunar. Ulaşım ihtiyacı ortadan kalkar, kağıt tüketimi azalır, karbon salınımı düşer. Open University’nin yaptığı çalışmaya göre online eğitimin çevresel etkisi, geleneksel eğitime kıyasla %90 daha azdır[^5].
Ayrıca dijital içeriklere erişim, özellikle gelişmekte olan ülkelerde nitelikli eğitime ulaşamayan sağlık profesyonelleri için fırsat eşitliği yaratmaktadır.
Sonuç
Online öğrenme, pandemiyle başlayan bir geçici çözüm değil, geleceğin ta kendisidir. Dijitalleşme, eğitimde sadece form değişikliği değil, zihinsel bir paradigma değişimini de beraberinde getirmiştir. PladformNet gibi alan odaklı platformlar, bu yeni dönemin yalnızca bir parçası değil, öncüsüdür.
Kaynakça
- UNESCO. (2020). Education: From disruption to recovery. https://www.unesco.org/en/covid-19/education-disruption-recovery
- Konuşmacı Bilgilendirme Dokümanı (PladformNet).
- Statista. (2024). E-learning market size worldwide. https://www.statista.com/statistics/1130339/e-learning-market-size-worldwide/
- TechJury. (2024). Zoom Usage Statistics. https://techjury.net/blog/zoom-statistics
- Roy, R. et al. (2015). Towards sustainable higher education. Open University Report. https://oro.open.ac.uk/42265
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar